Herkese Merhabalar!!!

Bu gün doğa insanları ile şehir insanlarının farklılıklarını kendimce anlatmaya ve sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Peki nedir bu doğa insanı ile şehir insanı ? Ya da bu ayrım nedir ?

Ben insanları iki türe ayırıyorum:

• Parası olup da ot gibi yaşayanlar (ya da yapmak istediklerini cesaret edip de yapamayanlar diyebiliriz ). Çoğunluk monoton ve bir farkındalığa sahip olmadan yaşayanlar diyebilirim.

• Bir diğeri ise orta halli ya da orta halin altında ama kafasındaki bir çok şeyi gerçekleştirebilen, kısacası zamanının çoğunu sorgulayarak, bölge ziyareti yaparak, doğanın içinde vakit geçirerek faal bir şekilde yaşayan ve bir çok insan tarafından da o zengin diye nitelendirdiğimiz ama robot gibi ev ve iş arasında bütün ömürlerini geçiren insan modellerine göre de deli,manyak gözüyle bakılan insanlar olarak nitelendirebiliriz.

Birincisi doğada vakit geçiren, şehir hayatından uzak her birey koşulsuz şehir insanına göre daha sağlıklıdır. Doğa insana çok şey öğretir. İnsanın bütün sivriliklerini kırar, törpüler. Doğa, insanı hamur gibi yapar. Doğada bulunan her insan daha merhametli olur, çünkü canlıya olan saygısını geliştirir. Her canlının yaşama hakkı olduğunu bilen ve o canlıların amacını misyonunu merak edenler doğa içinde daha çok olmak ister ve doğaya bağlanırlar. Aslında bizler de doğanın içinde olmamız gerekirken, paranın keşfi ve kullanılmaya başlanmasıyla evrim geçiren Homo gitgide doğadan kendini kopararak yaşamaya başladı ve ufak ufak da sonunu hazırlamaya başladı diye düşünüyorum.

Zaman içinde bu tür; savaşları başlattı, yıktı, yaktı, katletti ve tüm bunları sadece kendi çıkarları uğruna ve egosuna yenik düştüğü için yaptı. Bu durum halen devam etmektedir. Temenniler her zaman herkesin kendi toprağında kendi sınırlarının içinde barışçıl bir şekilde yaşaması yönünde iken bunun gerçekleşmesi bazen mümkün olamamaktadır. Düşünsenize doğada bizim gibi birbirini vuran, kıran, katleden başka bir canlı daha yok. Bu olumsuz davranışlardan sıyrılmış, biraz öngörüsü olanların uğraştıkları hobiler, vakit geçirdikleri yerler daha sakin ve şehir merkezlerinden daha uzak yerlerde olmaktadır. Her canlı huzuru hissetmek ister. Doğa size bunu verir. Eğer doğayı dinlemeyi becerebilir ve ne anlatmak istediğini anlayabilirseniz aslında hastalıktan tutun da aklınıza gelebilecek daha bir çok konuda bizlere hayatın sırlarına dair çözümlemeleri sunduğunu görebilirsiniz.



Yaşamın incelikli sırlarının doğada gizli olduğunu düşünüyorum. Hayvanlar milyonlarca yıldır bunu çok iyi bilmekte ve uygulamaktadırlar. Bizlerin o döngüden saptığımızı ve daha ciddi olumsuzlukların içine sürüklendiğimizi düşünüyorum. Bu gün gerek kendi ülkemize gerek dünya geneline baktığımızda nereye baksak hep aynı vahşi tabloları görmekteyiz ve buna tek sebep maalesef insanoğlu. İnsan doğada kaldıkça beden ve ruh gelişimi artacaktır ve bu sizin yaşamınıza büyük etki gösterecektir. Etrafınızdaki arkadaşlıklarınıza, ilişkilerinize daha mantıklı bakarak daha yumuşak durmak suretiyle insanoğlunun oynadığı saçma oyunların size ne kadar basit ve anlamsız geldiğini daha net gözlemlemiş olacaksınız. Belki bilerek belki bilmeyerek şehir hayatının bizim bütün yaşam enerjimizi aldığının farkında değiliz. Robot gibi hızlı ve anlamsız yaşadığımız, oradan oraya koşuşturduğumuz ve sonunda hırsla kazandığımız o kağıt parçalarını nihayetinde bir çırpıda hastanelere kaptırdığımızda kendimize yaptığımız şeyin acımasız bir yaşam şeklini seçmek olduğunu düşünüyorum. Rutin olan herşey bir gün gelecek bizleri boğmaya başlayacak ama bizler hep aynı bahenenin altına sığınıp duracağız: “Ne yapabilirim ki kaderimde bu varmış” deyip kendimizi kandırmaya devam edeceğiz.

Doğayı bir mangal yerleşkesi olarak görmekten vazgeçip doğa ile içiçe yaşamayı öğrenmeliyiz.

Tek bir ricam var; mangal yaptıysanız -ki ben buna çok karşıyım- özellikle o güzel havanın tadını, yararını almak varken ortalığı bir duman bulutu haline getirip o kokuyu akşama kadar içinize çekmenizi anlamlı bulamıyorum. Madem ki mangal yaptınız, lütfen ama lütfen gün sonunda çöplerinizi yeşilliklerin üstüne, ağaçların altına bırakmayınız. Nasıl ki evinizden her türlü piknik malzemelerini taşıyıp getirdiyseniz, işi biten ve artık atık haline gelen malzemeleri orada bırakmak yerine oradaki çöp kutularına düzenli bir şekilde atınız. Eğer bir çöp kutusu veya çöp alanı yoksa çöplerinizi beraberinizde kendi bölgenize götürüp mevcut çöp konteynerlarına bırakmalısınız.

Hepinize sağlıklı, huzurlu bir hafta dilerim.

Dilerseniz YouTube kanalıma abone olup takip edebilirsiniz. Web sitemde su altı ile ilgili yazıları takip edebilirsiniz. Su altına meraklıysanız kendi You Tube kanalımdan videolara ulaşabilirsiniz.

Doğada ve mavide kalmayı unutmayın.

Web: www.psalvatore.com

İnstagram: Peter_salvatore

Facebook: Peter Salvatore

Youtube: My Underwater World

Youtube 4K: Benim Sualtı Dünyam

Peter Salvatore.

Ana Menu Doğa ve İnsan Mutluluğu